Yazan: Fahri Sarrafoğlu
 Merhum Munise Teyzemiz 80 yaşını geçmiş tatlı bir komşumuzdu. Emr-i Hak vaki oldu ve bu dünyadan O da ayrıldı. Kimi kimsesi yoktu diye biliyoruz. Yaklaşık 2 yıl süresince hasta yattı. Onu seven komşuları ilgilendiler hep. Kocasından kalan emekli maaşı kendisine  yettiği için, maddi bir sıkıntı çekmedi hiç.  Dedim ya kendisi ile yakından ilgilenen komşuları vardı sadece. Ne bir akrabası ne de bir geleni gideni yoktu. Yeğenleri olduğunu biliyoruz, o kadar…Neyse efendim, vefatına yakın durumu ağırlaşınca yeğenlerine haber verdik ve neyse ki yetiştiler cenazeye. Tabi niye çağırdınız havası var. Mecburiyetten gelinmiş belli. Cenaze teşyi ve gelen giden epey suratları asılmıştı. Rahmetliye en yakın bizler, komşular  olduğumuz için aman dediler zaten eski püskü eşyaları var siz onları atın ya da uygun bir yere verin. Kalmayıp o gece gideceklerdi.

Neyse, biz eşyaları toparlarken aa baktık ki eski halı yastığın arasından bir bez torba çıktı. Rahmetlinin zamanında içine bir şeyler attığı,  belki de kendisinin de unuttuğu bir bez torba. İçinden küçük altınlar, kolye, zincir, küpe,  vb takılar çıktı. Aman Allah’ım !!! Aman Allah’ım !!!  Daha torbanın içinden altın çıkar çıkmaz o yüzleri asık olan  yeğenleri bir telaş aldı. Hemen torbayı kapattılar, bizi derhal gönderdiler. Biz hallederiz dediler. Adeta kovarcasına evden göndermeye çalıştılar. Düşünün içerde daha Kur’an okunuyor, birazdan misafirlere ikram dağıtılacak.  Okuyan mahalle imamını, cemaati gönderme telaşına düştüler birden bire. Yahu bu kuran bu kadar uzun okunur mu, diyecek kadar çirkinleştiler.  Az önce siz yapın artık ne gerekiyorsa diyenler, onlar değildi sanki.  Altın torbası bulunduktan sonra tavırlar değişti. !

Ertesi gün tabi komşuluk yine de kapıyı çaldık, ne var ne yok diye. Kapıyı açan olmadı aa kapı koluna bastırınca açık olduğunu gördük. İçeriye girdik ki ne görelim! İçerdeki eşyalar talan edilmiş, buzdolabının kapısı açık, kanepelerin altı çıkmış. Tüm yastıklar didik didik edilmiş. Soba bacasının içine dahi el atılmış. Evet evet aynen aklınıza geldiği gibi evde altın aranmış….Buldular mı bilmiyoruz ama evi o halde bırakmışlar ve kapıyı da açık koyup gitmişler onu biliyoruz.

Yeğenlerden hiç birisi sormadı “teyzemizin kira borcu var mı?” diye.  “Bıraktığı mirastan sadaka verelim, ya da hakkınızı helal edin ilgilendiniz”  gibi sözler olmadan kaçar gibi gitmişler!  Evet, işte dünya bu olsa gerek.

Kısaca:

“Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Ölümsüz olan salih ameller ise Rabbinin katında hem sevap bakımından, hem de ümit bağlama bakımından daha hayırlıdır.”(ÂI-i İmran,3/14)

“Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda bir övünme, bir mal ve evlat çoğaltma yarışıdır.”(Kehf, 18/46)

“İnkarcılara malları da, evlatları da Allah’a karşı hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar cehennemliklerdir; onlar orada ebedi kalacaklardır.”(Hadid, 57/20)

“Bilin ki, servetleriniz ve çocuklarınız birer imtihan vesilesidir ve büyük mükafat Allah’ın katındandır.”(Enfâl, 8/28)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website