Ahmed Şemseddin Marmaravî, Anadolu’da yetişmiş tasavvuf büyüklerindendir. Halvetiye tarikatının Orta Kol (Ahmediyye) şubesinin kurucusu olan Yiğitbaşı, Saruhan sancağının Akhisar kazasına bağlı Göl Marmara’sı veya Marmaracık köyünde 839 H./ 1435 M. senesinde doğdu. İlk ilmî ve tasavvufi bilgileri, babası Îsâ Halîfe’den ve Gölmarmara’daki medreselerden aldı. Zahiri ilimleri öğrendikten sonra Uşak vilayetinin Kabaklı kariyesinde Halveti şeyhi Alâeddin Uşşâkî’den manevi ilimleri öğrendi. Tahsilini tamamladıktan sonra Manisa’ya gitti ve burada talebe yetiştirmeye başladı. Hocası Alâeddîn Uşşâkî’nin vefatı üzerine yerine geçen Yiğitbaşı, Manisa’nın çeşitli camilerinde vaazlar verdi. Seyyid Hoca Mahallesi’ndeki türbesinin yanında bulunan tekkesinde talebe yetiştirdi. 910 H./1504 M. yılında vefat eden Ahmed Şemseddin tekkesinin yanındaki türbeye defnedildi.

Hz. Pîr’e “Yiğitbaşı” lakabının verilmesi hususunda iki rivayet vardır: Birincisine göre, Ahmed Şemseddin Marmaravî İstanbul’daki meşâyih arasında çıkan ihtilâfların halli için İstanbul’a davet edilmiş, şeyhler arasındaki meseleleri çözerek birtakım şer‘a muhalif tekkele-rin eşyasına el koydurmuştur. Onun bu meselelere çözüm üretmede yiğitçe ve cesurca işaretlerde bulunması “Yiğitbaşı” lakabıyla anılma-sına sebeptir. İkinci rivayete göre, yiğitbaşılık esnaf teşekküllerinden meydana gelen  fütüvvet ve ahîlik teşkilâtında bir vazife ve unvandır. Ahî şeyhi yiğitbaşı (ebü’l-fityân), zamanla rütbe açısından kethüdâ-lardan sonra gelen, her esnaf tarafından ayrı ayrı olarak kendi arala-rından seçilen, kethüdâlarla esnaf arasında emir ve haber verip alma göreviyle yükümlü oldukları gibi esnafa ait teşkilât ve düzenlemeleri takip eden bilirkişilerdir.
Halvetiyye tarikatının Ahmediyye şubesinin kurucusu olan Ahmed Şemseddin, tasavvufa dair birçok eser bırakmıştır. Eserlerinin tamamını Türkçe olarak kaleme alan Marmaravî, Arapça ve Farsça eserlerden kazandığı bilgileri eserlerine yansıtarak dönemin Türk toplumuna kazandırmıştır. Müellif, fikirlerinden daha çok insanın istifade etmesini hedefleyerek eserlerini Türkçe yazma yoluna gitmiştir. Burada Marmaravî’nin, doğrudan halka hitap etme ve geniş kitleler tarafından daha iyi anlaşılma amacını taşıdığı düşünülebilir.

Yiğitbaşı’nın tüm eserlerinde dinî tasavvufi motifler, didaktik anlatım, nasihatler, örnekler, anekdotlar dikkat çeker. Rüya, nefis, tasavvuf, edep, hak ve batıl, mürşit, irşat, şeyh, insan-ı kâmil, mürit, tarikat, keramet, zikir Yiğitbaşı’nın eserlerinde en çok bahsi geçen kavramlardır. Yiğitbaşı eserlerini bir öğretme amacı olarak görür. Yiğitbaşı’nın eserlerinde ayetler, hadisler, beyitler ve anekdotlar öğreticiliği tamamlayıcı ve anlatılanları ispat edici rol oynamaktadır.

Eserlerde tasavvufi terimlerin ve Arapça ifadelerin kusura mahal bırakmayacak şekilde kullanımı, pek çok terimin anlaşılabilir bir dille anlatımı ve eserlerinde açıklamaların genel olarak ayet ve hadislere dayalı olması Yiğitbaşı’nın Arapçayı çok iyi bildiğini ve alanında iyi yetişmiş bir mutasavvıf olduğunu ortaya koymaktadır.

Yiğitbaşı Ahmed Şemseddin’in kurucusu olduğu Ahmediyye tarikatı Ramazâniyye, Sinâniyye, Uşşâkıyye ve Mısriyye adıyla dört kola ayrılmıştır.
TEVHİD BAHSİNİ EN İYİ AÇIKLAYAN BİR MUTASAVVIF 
. Marmaravî, tevhid faslında, esasında diğer eserlerinde de zaman zaman temas ettiği tevhid düşüncesini bütüncül ve sembolik bir dille ortaya koymuştur. Bunu yaparken manzum olarak ele aldığı eserin genelinde olduğu gibi ilgili bölümde de şiirsel bir anlatım yolunu tercih etmiştir. Onun bu tercihi anlatımı akıcı hale getirdiği gibi meselenin anlaşılmasını da kolaylaştırmıştır. İslâm inancının temel akîdelerinin başında gelen, tasavvufî düşünce ve eğitimin temelini oluşturan ve hem anlatılması hem de anlaşılması zor gibi görünen tevhidi çeşitli soyut kavram ve somut nesnelere benzeterek açıklamıştır. Bu bağlamda Marmaravî tevhidi ilk söz, ilk anahtar, kapı, sağlam taş, sağlam kale, sâhipkıran, öncü birlik, Allah’ın kılıcı gibi somut cisimlere benzetir. Bunların yanında o, tevhidin affedilme sebebi, kötü düşünceleri iyiliğe tebdil edici; kötü ahlakı güzel ahlaka çevirici, tevbe yerine geçici, cansıza ebedi can katıcı, ölü kalbi diriltici, şirk hastalığını birlik devasına dönüştürücü, ahiret azabından kurtarıcı, şükür sebebi gibi soyut yönlerini ortaya koyar. Onun bu yolla, anlaşılması zor gibi görünen tevhid kavramını daha anlaşılır kılmaya çalıştığı açıktır.
GÜNÜMÜZE MESAJLARI

KALBDEKİ HEVÂ AĞACI!..
Ahmed Şemseddîn Marmaravî hazretleri vefat ederken talebelerine şu nasihatte bulundu:
“İnsanın kalbinde bir hevâ ağacı bitmiştir ki yedi dalı vardır. Her dal bir tarafa yönelir. Birincisi göze, ikincisi dile, üçüncüsü kalbe, dördüncüsü nefse, beşincisi ebnâ-i cinse (diğer insanlara), altıncısı dünyâya, yedincisi âhiretedir. Her dalın bir çeşit meyvesi vardır. Göze yönelen dalın meyvesi harama bakmaktır. Dile yöneleninki, başkasının ayıp ve kötülüklerini söylemek, gıybet etmektir. Kalbe yöneleninki, başkalarına kin ve düşmanlık etmektir. Nefse yöneleninki, şüpheli şeyler ile, haram ve mekruhları işlemektir. İnsanlara yöneleninki, onlardan üstün olmak, onları hor ve hakîr tutmak, aşağı görmektir. Dünyâya yöneleninki, uzun emel sâhibi olmak, aş, iş, mal ve makam hırsı ile dolu olmaktır. Âhirete yönelen dal ise, üzüntü ve pişmanlıktır. İnsanda hevânın, arzu ve isteklerin kökü bâkidir, kalıcıdır. Elbette devamlı tâze dallar verir. Ancak Allahü teâlânın emirleri yerine getirilir, yasaklarından sakınılırsa hevâ ağacı kalpten sökülüp atılır. Kötü huyları, ahlâkları gidip, güzel huylar ile süslenir. Bu ise bir rehberin yol göstermesi ile mümkün olur.”

 

Eserleri. 1. Câmiu’l-esrâr. Sıfâtullah, mürşid-i kâmil, mahabbetullah, âlem, tecellî ve rü’yetullah, nefis gibi konuların işlendiği manzum bir eserdir.

  1. Risâle-i Tevhîd. Allah’ın peygamber ve kitap göndermekteki maksadının ne olduğu hususunu açıklamakla başlayan eser itikad, şeriat, mâye, telkin, zikir, tevhid, hakāik-ı insân, ervah ve enfüs, vâkıat, rü’yet-i enbiyâ, tecelliyat ve ilm-i hikmet konularını ihtiva eden mensur bir eserdir
  2. Keşfü’l-esrâr. Müellif Câmiu’l-esrârve Risâle-i Tevhîd adlı eserlerinde genişçe ele aldığı konuları burada müridlerin anlama ve öğrenmelerini kolaylaştırmak gayesiyle mensur olarak ve kısaca yeniden kaleme almıştır.
  3. Ravzatü’l-vâsılîn. Allah’ın birliği ve mahlûkatı yaratması ile ilgili bölümün ardından tevhid hakkında çeşitli sorular sorulmuş ve cevaplar verilmiştir. “Fî beyâni ta‘birâti’l-vâkıât” adını taşıyan bölümde ise rüya tabiri ile ilgili meseleler üzerinde durulmuştur. Hâtırat ve ilhâmata dair olan eserin son bölümü yine soru-cevap şeklinde tertip edilmiştir.
  4. Atvâr-ı Seb‘a. Sâlikin seyrüsülûk sırasında aşması gereken merhaleleri açıklayan bir eserdir.
  5. Risâletü’l-hüdâ. Tasavvufî nasihatlerden ibaret bir eserdir.
  6. Kenzü’l-hakāyık. Allah’ın sıfatlarıyla ilgili bir eserdir.
  7. Hurde-i Tarîkat. Tarikat âdâbı ile ilgili beş varaklık bir eser olup tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’ndedir.
  8. Tabakātü’l-evliyâ. Ricâlü’l-gaybı temsil eden abdal, evtâd, gavs, ahyâr vb. hakkında bilgi veren yedi varaklık bir risâledir.
  9. Mukaddimetü’s-sâliha. Bu eserde Ehl-i sünnet, müttakiler, zâhidler, bâtın ulemâsı hakkında bilgi verildikten sonra şeyh ve müridlerin hallerinden bahsedilir. Eserin sonunda rü’yetullah ile ilgili bir bölüm yer almaktadır.
  10. İrfânü’l-maârif. Zâhir ve bâtın ulemâsının irşad usullerinden, şeriat, hakikat ve tarikata uygun tavırlardan bahseder.

Ahmed Şemseddin’in bu eserleri dışında Bahreyn-i AşkFütüvvetnâme ve Silsile-i Ehl-i Tarîkat adlarında üç risâlesi daha vardır.

Not: Fotoğraflar için Manisa MÜSİAD Başkanlığına ve Genel Sekreterliğine teşekkür ederiz. 

Kaynak: https://dergipark.org.tr/tr/pub/kiid/issue/70231/1095065

https://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Menkibeler/Meshurlarin-Son-Sozleri/Detay/Ahmed-Semseddin-Marmaravi/1956

https://umutrehberi.com/tag/ahmed-semseddin-marmaravi-hazretleri/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website