Bu yazımızda insana  verdiğimiz mesajın karşı tarafa iletilmesi, doğru şekilde anlaşılmasına değineceğiz. Askerde bir komutanın emir eri var. Komutana bir misafir gelmiş. Komutan da emir erini 2 tane Fruko gazoz alması için kantine gönderiyor. Fakat kantin yakın olmasına rağmen emir eri gelmiyor bir türlü. Aradan geçen uzun bir sürenin sonunda asker kan ter içinde geliyor. Kucağında da araçların kaldırılmasını sağlayan bir kriko var. Komutanım iki tane bulamadım bir tane bulabildim diyor. Komutan da olum ben senden kriko değil, soğuk içecek Fruko istedim diyor. Mesajımız anlaşılıyor mu acaba? Biz ne istedik, ne söyledik o ne anladı acaba? Bizler de karşı tarafa bir mesaj veriyoruz ama karşı tarafın anladığından emin olmadan, aman canım ben verdim mesajı, ister anlasın ister anlamasın gibi bir tutum takınmamalıyız. Bunun için kimseye, muhatabımıza anladın mı demek yerine sık sık anlatabildim mi, anlatabiliyor muyum, fark ediyor musunuz, soracağınız bir soru var mı demeliyiz.

Yıllar önce televizyonda yayınlana bir reklam filmi vardı. Times marka bir saatin su geçirmezliği ile ilgili reklam filmi çekilmiş. Bir dalgıç koluna saati takıyor, oksijen maskesini takıyor ve suya dalıyor. Yüzüp geliyor ve sudan çıkıyor. Ardından saatini göstererek Times diyor. Reklamın akabinde pazarlamacılar işe yarayıp yaramadığını kontrol ediyorlar fakat reklamın markaya, satışa bir katkısı olmadığını görüyorlar. Tekrar bir araştırma yapıyorlar ve izleyenler bu saatin sadece dalgıçların kullanabileceği bir saat olduğunu düşünüp kimse önemsememiş. Böylece verilmek istenen mesaj verilemedi. Bizler de mesajımızı verirken ben ne söyledim ve karşıdaki ne anladı bunu görmeliyiz. Mevlana hazretleri diyor ki siz ne söylersiniz karşı taraf ne anlar, sizin söylediğiniz karşıdakinin anladığı kadardır.

Günümüzde her şey fastfood gibi mesajlar da hızlandı ama bu şekilde olmamalı. Verilmek istenen mesajı düşüneceğiz, hızlı hızlı değil, 10 cümle yerine 1 cümle söyleyeceğiz. Muhatabın yüzüne bakarak göz teması kurarak vermek istediğimiz mesajı vermeliyiz.

Toplantılarda musafaha, tokalaşma yapılıyor ve karşıdaki muhatabın yüzüne bakılmıyor, yandakinin yüzüne bakılıyor. Bu hareket çok yanlış. Mutlaka bir 5 saniye el sıkılmalı ve muhatabın yüzüne bakılmalıdır.

Değerli okurlarım, bu yazıyı okuyan sizler de bu yazıyı yazan kardeşiniz de bunlara dikkat edelim, tebessümü yüzümüzden eksik etmeyelim !

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website