Gönül üzerinde duruyoruz bugün. Gönül yapmak, gönül kırmak, gönlünün sahibi gibi çok sözümüz var gönül üzerine… Peki nedir bu gönül? Gönül samimiyettir, muhabbettir, ihlastır. Anadolu’da düğün öncesi yapılan bir adet vardır. Erkek evinden kız evine kına gecesinde çeyiz gider. Çeyizi götüren kişiler durumlarına göre siniler, tepsiler götürürler. Bu tepsilerde lokum, kuruyemiş, kına gibi şeyler bulunur. O sini tepede taşınır. Üzeri kırmızı, sarı, yeşil renkli duvaklarla güzel bir şekilde örtülerek gündüzden kına gecesine yetişmesi için götürülür. Siniyi götüren erkek tarafı gücüne göre sininin ortasına bir çeyrek, yarım, cumhuriyet, beşi bir yerde gibi bir altın koyar. Bu koyulan altın, bilezik ya da başka bir hediye karşı tarafa gösterilen muhabbeti ifade eder. Bu adet eskiden beri yapılagelmiştir. Eskiden değerli olduğu için gümüş mecidiyeler koyulurmuş, ama illaki bir hediye koyulması adettendir.

Şimdi şöyle bir durum düşünelim. Erkek tarafından içleri birer kiloya yakın her birini ikişer kişinin taşıdığı üç tane sini ve içlerinde çeyrek, yarım ve cumhuriyet altını olsun. Ama ilk tepsiyi açıyoruz ve altınların orta yerinde bir köpek pisliği, necaset koyulmuş. Diğer tepsi yine aynı şekilde, yarım altınların ortasında bir necaset, diğer cumhuriyet altınlarının ortasında yine necaset. Ne demek bu? Altındır, şaka yapılmış denilmez, gönül kırılır. Şaka ile geçiştirilemez, geri gönderilir.

Allah CC e karşı yapılan ibadetler de bu şekildedir. Gönülden yapılmayan haclar, umreler, ibadetler yeri göğü doldursa da gönül tepsisinden sunulmadıysa, gönülden içten yapılmadıysa, vakarla, kemali edeple sunulmadıktan sonra kabul edilmez, olmaz. İllaki gönülden olacak. Ayeti kerimede “ve rıdvanın minallahi ekber” yani Allah’ın rızası her şeyden üstündür. Allah’ın rızasını gözetmeden yapılan hangi ibadet olursa olsun, yine kuranı kerimde söylendiği gibi Allah onları geri çevirecektir, hatta yüzüne çarpacaktır. Bizler de hangi ibadet edecek olursak olalım, Süleymaniye camisi de olsa, yerden bu insanlığa yakışmaz, bu İstanbul’a yakışmaz dediğimiz küçük bir çöp, izmarit dahi olsa alırken Allah’ın rızası her şeyden üstün diyorsak o zaman tamamdır.

İnşallah Rabbim tüm işlerimizi gönül tepsisinden, gönülle yapmayı nasip etsin.

Soru: Tepsinin üzerindeki nedir?

Tepsinin üzerindeki, pislik, şov, aman sana hediye getirdim diyorum. Çok güzel bir Türk kahvesi getirdim, sana verdim ve diyorum ki bu kahveyi almak için bir saat sırada bekledim, Eminönü’ne indim, oradan aldım, çok kişi vardı, adamla kavga ettim, beklettim, kahveyi övüp duruyorum. Sende ulan 100 gr kahve getirdi, başıma kaktı, çalıyorsun diyorsun, kızıyorsun. Allah’a da ibadetlerde böyle yapmayalım. O pislik dediğimiz nedir arkadaşlar, kin, nefret, sevgisizliktir, laf olsun diye yapılandır, adet olsun diye yapılandır sevgili kardeşler. Adet olsun diye yapılmaz. Aman işte, bayramda geliyorlar, benim kızlar tatile gitti, e adet üzere biz dedi çarşambadan geleceğiz, niye anneleri üzülmüş. Kızım böyle adet olur mu. Telefon açın, illa şart değil ya, gelince uğrarsınız, illa şart değil ya. Geldiler, 5 dakika oturdular, Türkçede bir deyim var, gadasını almak diye, geçiştirmek. Hayır. Allah’a böyle ibadet yapmayın kardeşler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website