Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm bismillahirrahmanirahim…

1988 yıllında, 22 yaşında bir üniversite öğrencisi iken, Londra’ya dil eğitimi almaya gittim… Londra’ya vardığımda, İngilizceyi öğrenmek için bir kursa yazıldım ama oradaki eğitim benim için verimli olmadı. Amacım dili öğrenmek olduğu için, alternatif bir çözüm aradım ve buldum: sokakta insanları dinlemek ve onlar ile konuşmak. İngilizceyi Londra’yı, Oxford’du, Camden Town’u gezerek ve insanlara soru sorarak öğrendim… Bu yöntem ile, insanları gözlemledim, kültürlerini anladım ve güzel insanlar ile tanıştım. Hatta, tevafuk eseri girdiğim bir camide, Yusuf İslam ile tanıştım ve elhamdülillah ondan kuran eğitimi aldım. Londra’ ki eğitimim bir sene surdu, 1989 yılında Türkiye’ye geri döndüm.
Londra’ ki seyahatim bir sene surdu ama benim için önemli bir seyahattir… Orada dünyaya şahit olmak için geldiğimizi hatırladım… Nasıl hatırladığımı sizinle paylaşayım. Hazıran-Temmüz aylarında, Oxford ve Camden’i gezdiğim gibi, Brigthon’u da gezmek istedim. Londra da bulunduğum surece, çalıştığım için birikmiş param vardı; onun bir kısmı ile otobüs biletimi aldım. Sırt çantama kıyafet, erzak koydum ve otobüsle Brigthon’a gittim. Amacım Brighton’u keşfetmek, orada bulunan müzeleri gezmek ve oranın kültürünü anlamaktı… Brigthon’a vardım, 1 saat boyunca yürüdüm, etrafı seyrettim ve sonunda bir deniz kıyısına vardım. Plajda, lunaparka benzeyen ışıklı bir yer ilgimi çekti; *bir köprüden geçtim* ve oraya doğru yürüdüm. Işıkların olduğu yere vardım: karşımda içine demir para atılan bir suru makine var… ben hayretle etrafıma bakarken, bir tane benim yaşlarda genç önümde duran makinelerden bir tanesine demir para attı ve oyuncak kazandı. Makineler daha çok ilgimi çekmeye başladı… Bir diğer makinenin yanına gittim, o makinede 3 tane ayrı kısım var, kısımlarda rakamlar geçiyor, robot kolunu indirdiğinizde bir rakam duruyor, eğer 3 kısımda aynı rakamları dizerseniz, yazılan rakamı kazanmış oluyorsunuz. Ne kadar kolay değil mi? 3 aynı rakamı diz ve parayı kazan… İnsan hırslanıyor, denemek istiyor ama bir yandan da sorguluyor kendini…

Bir yandan nefis oynamak istiyor -tabi o zamanlar nefsin olduğunu bilmiyoruz-, bir yandan da vicdan, irade durduruyor. Nefis size 1 kere oynarsan bir şey olmaz, otobüs bileti için 5 pound ayırdın, 1 pound kullansan bir şey olmaz, bir daha gelmeyeceksin derken, iradeniz sizi durduruyor. Ne yaptım dersiniz? Attım o parayı… Heyecanla, para kazanacağım diye attım ama kazanamadım. 1 kere attım tam kazanacaktım, kazanamadım. Daha çok hırslandım. Bir daha attım, yine kazanamadım… Daha çok hırslandım, daha fazla kazanmak için artık 30 pound yetmiyordu, 70 pound istiyordum… Kazanamayınca çıkayım dedim. Çıkamadım. Bir kere daha denemek istedim. Bu sefer başka bir makinenin yanına gittim, bu sefer 1 pound değil 50 peni (kuruş) karşılığı oynaya biliyorduk. Tam 50 peniyi atacaktım makineye, nasıl olduysa makinenin camında bir insan silueti gördüm… Kişi bana kızmıyordu, sadece bakıyordu… Bakışları ile şu cümleyi söylüyordu ‘’Sen buraya şahit olmaya gelmiştim, kapının girişinde öyle niyet etmiştin ama oyunun içine daldın’’… Bunları bana söyleyen kişi, Londra’ya gelmeden İstanbul’da duasını almak için görüştüğüm Musa Topbaş Efendi Hazretleriydi… Tasavvuf bilgim çok değildi, kendisini birkaç kez Aksaray’da olan sohbetlerinde görmüştüm… Kendisine olan sevgi ve saygım hürmetine, Allah o an uyanmamı sağladı… Ünsiyet çok önemli…

Onu karşımda görünce, çok utandım ve mahcup oldum… Utancımdan koşa koşa, arkamdan birisi geliyor gibi oradan çıktım… Uyandığım için, kendi halimden, yaptığımdan kaçtım. Oradan çıktım ve bir yer aradım, Allah’a tövbe etmek için. İnsanlara cami nerede diye sora sora, cami aradım… Küçük bir tane Arapların yaptırmış olduğu bir cami buldum ve girer-girmez secdeye kapanarak Allah’a tövbe ettim.

Allah ve Tasavvuf sizi hiçbir zaman yalnız bırakmıyor… Kıyısından, kenarından da geçseniz tasavvuf sizi bırakmıyor. Hz. Yusuf Aleyhisellamı hatırlayalım, rabbinin burhanını gördü… Allah’da bize burhanını sevdiğimiz o zatla gösterdi… O zaman bizimle o ilgileniyordu… Ankara’da okuduğum için onunla çok görüşemiyorduk, sadece Aksaray’a geldiğinde sohbetlerine katılıyordum; çok görüşüyor olmasak da o bizi bırakmadı. Tasavvuf ile Londra’ya gitmeden 4 sene evvel tanışmıştım, kendisiyle de çok görüşemiyorduk sadece Londra’ya gelmeden 5 dakika duasını aldık, ama o bizi takip ediyordu.

Kısaca: Siz eğitimin içinde olun, halkanın için olun… Bu halkanın, havuzun içinde olursanız, rabbimizin izni ile inşAllah şahitlik ne demek öğreniriz, rabbimizin nimetlerini görürüz ve ‘’Şahitlik edenlerden olursunuz’’. Her an eğitimle bir olalım, soru soralım, merak edelim…

Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Resulullah (Allah’ın Elçisi) en güzel örnektir. (Ahzap Suresi 21 )

Hadis i şeirf: “Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website