Yazan: Fahri Sarrafoğlu

Deniz kenarına oturmuş, Boğaz’dan gemilerin geçişini seyrediyordu Bekir Bey, işadamıydı. Biraz dinlenmek, nefes almak istiyordu.  Sabahın erken saatiydi. Şoförünü göndermiş, o gün kendisi ile baş başa kalmak, kafasını dinlemek istiyordu.  O kadar yorgundu ki,  yorgunluğu her hangi bir yük taşıdığından ya da uykusuzluktan veya bedensel bir şey değildi. Etrafında birçok insan var, dostları var ama mutsuz ve yorgundu işte. Bunları düşünüyordu yaşı çoktan 60’ı geçmişti. Daha nereye kadar böyle koşacak, o ihale senin, bu iş gezisi benim dolaşacaktı. İşte artık tükenmişti.  Bir şeyler yapmalıydı ama ne? Bir şeylerin yanlış gittiğini biliyor, fark ediyor ama nereden düzeltmeye başlayacağını bilmiyordu.

Yavaş yavaş kalktı, ayakları onu Bebek Cami’ne doğru götürüyordu. Hayret bu camiyi daha önce sanki hiç görmemiş gibiydi. İlk defa görüyormuşçasına caminin içine girdi ve sessizce oturdu.  Hâlbuki yıllardır bu semtte oturuyordu. Babası ile buraya çocukken bayram namazlarına geldiği günleri hatırladı.  Biraz sonra yanına cami cemaatinden biri geldi ve sanki onu tanıyormuşçasına sohbet etmeye başladı:

Bizim torun ilkokulda okuyor. Bana bir ödev verdi. Dedeciğim dedi, şu saksıya her gün su döker misin, çimlenmesi lazım. Okula götüreceğim. Öğretmenimiz ödev verdi.  Bir hafta sonra gelir alırım, dedi. Bende her gün bana verdiği bu saksıya muntazaman su döküyorum. Ama aradan 3-4 gün geçti fakat toprakta hiçbir değişiklik yok. Sormayı da unuttum acaba saksının içine ne tohumu attı diye. Sormadım işte. Neyse, aradan bir hafta geçti, bizim torun geldi. Şaşırdı. “Ama dede saksıya su dökmedin mi hiç çimlenmemiş toprak. Saksı bomboş. Hâlbuki öğretmenimiz  dedi ki her gün sularsanız çimlenir, yeşillenir. Bu niye olmamış. ” Çocuk üzüldü tabi. Ben de şaşırdım Allah Allah ne tohumu ekti ki acaba  gerçekten her gün sulamama rağmen çimlenmedi toprak? Aklıma geldi sordum. “Sevgili Ayşeciğim,  sahi sen ne tohumu ektin bu saksıya?  Belki tohumundandır. Tohum farklıdır da ondan çimlenmemiştir. Olamaz mı?”

Ayşe ne derse beğenirsiniz bana, ” tohum mu? Ne tohumu dede? Ben onun içine tohum koymadım ki, tohum mu atılacaktı? “Şaka gibi değil mi? Ama böyle. İçine tohum koymayı unutmuş işte… Biz de bir hafta boyunca çiçek çıkacak ya da toprak çimlenecek diye suluyoruz…

İşte, sevgili kardeşim aslında bu küçük torunum bana bilmeden harika bir ders verdi. Allah da bizi yeryüzüne göndermiş. Hem topraktan yaratmış hem toprağa göndermiş ama biz toprağa tohum atmayı unutmuşuz. Yani biz yeryüzüne İNSANLIK TOHUMUNU ekmeden İNSAN OLMAYI BEKLİYORUZ… Tıpkı benim torunum gibi.  ÖNCE İNSAN OLMALIYIZ. BUNUN İÇİN DE İNSANLIK TOHUMUNU BU ARZA EKMELİYİZ Kİ GÜZEL İNSANLAR YETİŞSİN… BU OLMADIKTAN SONRA YERYÜZÜ NASIL DÜZELECEK. YERYÜZÜ FESATTAN NASIL KURTULACAK!  ÖNCE İNSAN OLMALIYIZ… İnsan düzelmeden dünya düzelmez.

Kısaca:

Bakara 11-14: Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, “Biz ancak ıslah edicileriz” derler. Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar. Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit “Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!” derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler).(Bakara 11-14)

Bakara Suresi, 30. ayet: Hani Rabbin meleklere: “Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz Seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim” dedi.

Bakara Suresi: 60.ayet: Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.

Bakara Suresi, 205. ayet: O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.

Araf Suresi, 56. ayet: Düzene konulması (ıslah)ından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın; O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website