Yazan: Fahri Sarrafoğlu 

Genç delikanlı üç gündür aynı rüyayı görüyordu. Sabah yine ter içinde uyanmış ve üçüncü gündür  aynı rüyayı görüşünden sonra birazcık da korkmaya başlamıştı. Neler oluyordu, bir mesaj mı verilmeye çalışılıyordu da anlamıyordu. Ne anlaması gerekiyordu. Kafası bu tür sorularla dolup taşıyordu. Okulu başarılı bitirmiş, iyi bir işi iyi bir kariyeri vardı. Evliydi ; arabası vardı ve Allah ona bir de evlat nasip etmişti. Normalde hiçbir sıkıntısı yoktu. Etrafında neşeli biri olarak bilinirdi.  Yataktan kalkmadan düşündü, acaba bir hata mı yapmıştı, birine zarar mı vermişti bilmeden, yada birinin kalbini mi kırmıştı da “üç gündür “ aynı rüyayı görüyordu.

matches

Bu düşüncelerle yataktan kalktı, doğru banyoya geçti, elini yüzünü yıkayıp biraz kendine geldi ama kafası hala meşguldü. Eşinin dediklerini bile duymadı. Kahvaltı yapmadan, hatta  her zaman ki gibi yanak aldığı çocuğunu öpmeden evden çıktı.  Arabaya bindi ama araba sanki kendisi otomatik şekilde nereye gideceğini biliyor gibiydi. Yolda gidiyordu. Evet, kafası dalgındı. Bugün farklı bir şey yaptı.  İşe doğru gitmek yerine, manevi bir atmosfer teneffüs etmek için Eyüp Sultan Türbesini ziyaret edeyim dedi. Öyle ya erken çıkmıştı, işe de yetişebilirdi.  Gidip orada biraz ferahlarım diye düşündü.

Türbeyi ziyaret edip çıkınca, karşısında yıllar öncesinden görmediği liseden bir sınıf arkadaşını görmüştü. O kadar mutlu olmuştu ki , buraya niye geldiğini unutmuş, onunla sohbete dalmıştı. Arkadaşı ona adeta bir enerji vermişti. Arkadaşı ile konuşurken, arkadaşının babası yanına geldi. Bu uzun boylu, vakur ve yüzünden tebessüm akan bilge biriydi. Genç delikanlı, arkadaşının babasını görünce birden irkildi. Bu rüyada gördüğü adama ne kadar benziyordu.

Birden buraya niye geldiğini hatırladı ve yüzünün rengi değişti. Arkadaşı ve arkadaşının babası,  delikanlıdaki bu değişime şaşırdılar. Ne olduğunu sordular.

Delikanlı artık kendisini rahatsız eden şeyi  anlatmalıydı. Arkadaşı ve babası onu oturttular, kendisine yardımcı olabileceklerini söylediler. Genç delikanlı sakin bir şekilde anlatmaya başladı. Üç gündür aynı rüyayı gördüğünü ve bunun kendisini çok etkilediğini anlattı.

Rüya şöyleydi : “ Büyük bir havuzda yüzüyordu. Havuz bomboş ve  etrafta kimse yoktu.  Havuzdan çıkarken üstü idrar kokuyordu. Ve havuzun kenarında birden insanlar beliriyordu. Bir tarafta kendisine  kızgın bir yüzle bakarak O’na havuza idrar yaptığı için kızan bir grup varken, diğer taraf da ise onu tebrik eden, ve kendileri de havuza idrar yaptıkları için rahat olan başka bir grup vardı.  Genç  utanarak duşa gidiyor, üstünü başını yıkıyor ama o koku bir türlü üstünden gitmiyordu.  Nasıl olurdu aman Allah’ım rezil olmuştu. Yoksa gerçekten havuza idrarını mı yapmıştı. Derken karşısına tıpkı arkadaşının babası gibi  güler yüzlü uzun boylu biri çıkıyor  ve onu başka bir havuza götürerek orada yıkanmasını istiyordu.   Evet, bu havuz mis gibi kokuyordu ve çok temizdi.  İşte, üç gündür bu rüyayı görüyordu.

Genç rüyasını anlatınca, arkadaşının babası olan uzun boylu, bilge kişi ona yine her zamanki ki sıcaklığı ile tebessüm ederek şöyle dedi: “ Sevgili kardeşim, hayat bir havuzdur, Allah bize içinde yaşamamız için kocaman bir dünya vermiş. Bir ömür vermiş. Fakat biz o havuzu kendi ihtiraslarımızla, kendi hazlarımızla, hiçbir zaman gerçekleşmeyecek hayal ve fantezilerimizle kirletiyoruz. Maalesef bir kısım insanlar bunu kendileri de yaptığı için gayet normal olarak görünüyor. Bir kısmı ise bunun farkında fakat uyarmak, öğüt vermek yerine sadece kızmayı, eleştirmeyi yapıyorlar. O rüyada gördüğün kişi gibi insanların sayısı ise azdır. Rüyanda o kişinin seni götürdüğü havuz ise,  insanı temizleyecek olan havuz “gönül havuzudur. “  Yani “Hakkın hatırını önde tutan, gönlü huzurla dolu, evrenselleşmiş, tüm insanlığı gönlünde taşıyan , ayırım yapmayan insanların gönlüdür. Sen ancak buraya girerek temizlenebilirsin.  İşte bu rüya sana bu uyarıyı yapıyor. Sadece kendini düşünerek, bencil bir şekilde değil, tüm canları severek, tüm canlıları, Hakk’ın hatırını gözeterek üstün tutmanı tavsiye ediyor. “

Kısaca: Evet ,bu rüyayı belki hepimiz aslında benzer şekillerde görüyoruz ama nedense pek üstümüze alınmıyoruz değil mi?  Kuran-Kerimde Kehf Suresi 16. Âyet Meâli: Ve siz, Allah’tan başkasına kul olmayarak onlardan ayrıldığınız zaman artık bir mağaraya sığının! Rabbiniz size rahmetini neşretsin (ulaştırsın). Ve size, refik (destek) olarak işlerinizi kolaylaştırsın. “ Evet, her insanın sığınacağı bir mağarası yani   bir GÖNÜL vardır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website