Bir gün çınar ağacı yaşlılığın da verdiği bitkinlikle yoruldum be çocuklar su dallarımdan biraz uzaklaşsanız demiş üzerindeki kuşlara. Tabi bunu duyan kuşların bazıları hareketlenip uçmuş bazısı kanadını bile kıpırdatmamış.

Kuşların arasında uzun seyahatler yapan bilge bir leylek varmış. O ortamı sakinleştirmek için sözü almış ve şöyle söylemiş ey koca çınar sen mi bizi taşırsın yoksa toprak mı?

Bir gün olsun su dağları evleri ağaçları nice nice hayvanları sırtında taşıyan toprak şikayet etmedi. Nice diyarlar dolaştım ağaçlar gördüm şu şikayeti bir senden duydum deyince toprak dile gelip hepiniz haklisiniz evreni ayakta tutan evrenin kendi enerjisidir. Sizi ben de sırtımda taşımıyorum enerjimi Evrenden alıyorum. Evrenden hiç şikayet duydunuz mu? Ben de sizi sırtımda taşısam yoğrulurum elbette. Hepimiz birbirimize omuz veriyoruz yeter ki bir olduğumuzu unutmayalım.
Hikaye toprak dile gelir, ben de taşımıyorum sizi.
Şu altımdaki dağ olmasa diye devam. Eder.
Sonra dağlar dile gelir…En son aslında esas taşıyanın kainatın kendisi olduğunda herkes hem fikir olur ve işte o zaman gerçek secdenin bu olduğunu idrak ederler. Aslında tesbih de budur. Kuran’da dağlar taşlar teşbih eder derken bunu kastetmiş oluyor belki de…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website