Hazırlayan:  Fahri Sarrafoğlu

Yunus Emre’yi yeryüzünde en çok seveni olan evrenselleşmiş hakikat yolcularından biridir. Sadece İslam âleminde değil, Hristiyan dünyasında adı bilinen ve sevgi ile kucaklanan biridir.  Bugün ülkemizde değişik il ve ilçelerde mezarı olduğu kabul görmekte ve herkes Yunus Emre bizdendir, demektedir. Aslında Yunus Emre herkestir.

O BİR ÜMMİ DEĞİLDİR
Yunus Emre hakkında yazılan kaynaklara baktığımız zaman O’nun bilinenin aksine ümmi yani okuma yazması olmayan biri değil, tam tersi hem medrese eğitimi hem de tekke eğitimi alarak kendisini dini eğitimde yetiştiren bir âlim olduğunu söyleyebiliriz. Yunus Emre’nin kendi yazdığı şiirlerine baktığımız zaman O’nun Kur’anı çok iyi tefsir edecek kadar iyi bilen, Kur’an’ı hayatında uygulamış, yaşama biçimi haline getirmiş bir insan  ve fetva veren yani mütfü olduğunu da söyleyebiliriz. İşte buna bir örnek :

Hem batınem hem zahirem, hem evvelem, hem ahırem
Bu cümlesini yaratıp, tertip eden Yezdan benem
Yoktur anda tercüman, andaki iş bana ayan
Bin bir adı vardır Yunus, ol sahib-i Kur’an benem

O BİR ŞAİR DEĞİLDİR
Yunus Emre sadece dini ilahiler söyleyen, aşk şiirleri yazan ya da tasavvuf söylemi ile ifade edersek sekr –vecd halinde sözler söyleyen bir şair değildir. Cevamül Kelim yani sözün özünü en kısa ve en anlamlı şekilde söyleyen Türkçeyi çok iyi bilen ve konuşan dil bilimci diyebiliriz. Yani dilin yaptırım gücünü en iyi bilenlerden biridir. Gittiği yerlerdeki yöresel dile de hâkim olan Yunus Emre bulunduğu beldenin konuşma yapısına da uyum sağlayarak akıcı şiirler yazan halk bilimcidir denilebilir. Yunus’un şiirlerinde ifadeler çok açık ve yalındır:

Ömrüm beni sen aldadun
Ah nideyim ömrüm seni
Beni deprenimez kodun
Ah nideyim ömrüm seni

Benüm varum hep sen idün
Canum içinde can idün
Hem sen bana sultan idün
Ah nideyim ömrüm seni

O BİR SEYYAH DEĞİLDİ
Yunus Emre içindeki aşk ateşi ile dolaşan, elinde bir saz olan gezgin bir halk ozanı değildir. Gezdiği illeri, şehirleri şiirlerinde anlatan bir seyyah da değildir. O gezdiği illerde halkla iç içe girerek, HALKA YAŞAMA SEVİNCİ VEREN BİR SOSYOLOĞ diyebiliriz. Yunus Emre sosyolog olmasının yanı sıra halkın dertlerine dinleyen onlara Kur’an’ın ışığında tavsiyeler de bulunan bir psikologdur da. Halka sadece öğüt, ya da emredici bilgiler değil, kişinin kendisinin kendi aklını kullanmayı öğütleyen halka tedavi uygulayan terapisti desek yeridir. Yûnus, bazı şiirlerinde gerçekten de “ilden ile yürüyüp dost sorduğunu, Urum’da, Şam’da kendisi gibi bir garip bulamadığını, âşık olup gurbet ilinde mecnûn gibi gezdiğini; Kayseri, Tebriz, Sivas, Maraş, Bağdat, Nahcivân, Şiraz şehirlerini ve bütün Yukarı illeri (Azerbaycan’ı) dolaştıktan sonra Rum’da, yani Anadolu’da bir müddet kışlayıp baharda sılaya döndüğünü” söylemektedir.(2) Bu gezme O’na farklı coğrafyalarda, farklı insan tiplerini de tanımasına vesile olmuştur.

Ben yürürüm ilden ile
Dost sorarım dilden dile
Gurbetde hâlim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

  • Gezdim Urum ile Şam’ı Yukarı illeri kamu Çok istedim bulamadım şöyle garîb bencileyin

O BİR MECZUB DEĞİLDİ
Yunus Emre gittiği yerlerde keramet gösteren, ya da manasız sözler söyleyen, halkın kafasını karıştıran, şizofrenlik davranışlar sergileyen biri hiç değildir. Tam tersi akılcı konuşan, bilimi öne alan bir düşünür, bir hikmet adamıdır. O, sadece tekkede oturan, zikir ve ibadetle meşgul olan bir DERVİŞ değildir. Tarlada çalışan bir köylü, pazara çıkan bir tüccar, halkın dert ve sorunlarını dinleyen, çözüm bulan yaşayan bir halk adamıydı.

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak’kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmekti

PEKİ, YUNUS EMRE KİMDİR?
Yunus Emre’nin yaşadığı dönem toplumsal olarak karışık bir dönemdir. Özellikle Kafkasya’dan başlayarak Anadolu içlerine kadar giren Moğol işgali yüzünden halk umutsuz ve moralsizdir. İşte Yunus Emre, bu zor dönemde insanlara enerji vermeye çalışan halk adamı, hakikat yolcusudur. Yunus Emre, Bâbâîler isyanının patlak verdiği ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin Kösedağ Savaşı’nda Moğollara mağlup olarak çöküş dönemine girdiği Anadolu tarihinin en karışık dönemlerinden birinde dünyaya gelmiştir. Adnan Erzi tarafından Beyazıt Devlet Kütüphanesi′nde bulunan ve Yunus Emre’nin vefat tarihini 1320 olarak veren ve vefat tarihinde 82 yaşında olduğunu gösteren 7912 numaralı yazmaya göre doğum tarihi 1238 olarak kabul edilmektedir. Yûnus Emre şiirlerinde adının “Yunus” olduğunu söyler. Şiirlerinde isminin önüne “Âşık, Bîçâre, Koca, Tapduklu, Miskin, Derviş” gibi sıfatlar da getirmektedir. Aşık manasına gelen “Emre” lakabıysa on bir şiirinde geçer.

KISACA: Yunus Emre, iyi bir gözlemci, halkı dinleyen, halkı yorumlayan ve halka akıl vermeden sadece sordukları zaman bilgi veren, toplumu çok iyi analiz eden bir halk adamıdır. Gönül eridir. Hakikat yolcusudur. Gözlemleme ve yorumla yeteneğine sahip iyi bir sosyoloğ, iyi bir psikolog, aynı zamanda ekonomik terimleri de bilen halkı ekonomik hayatın içine de girmeye yönelten girişimci ve iktisatçıdır.  Dünya malını sadece biriktirmek için değil, halkın hayrına sarfetmeyi tavsiye etmektedir.

N’eylersin ey gafil dünya malını?
Yiyeceğin hiç fikrine düşmez mi?
yıl ömür sürsen bir gün ölürsün,
Öleceğin hiç fikrine düşmez mi?

Yunus Emre aynı zamanda iyi bir doğa bilimcisidir.  Yani tabiatı iyi bilen, çiçekleri tanıyan, dağları, ağaçları, kuşları tanıyan bir tabiat bilimcisi de diyebiliriz. Belki şaşırabiliriz, birçok bilim dalının özelliklerini bir insan nasıl bilebilir? Bugün modern dünyada bilinen bazı pozitif bilim dallarını Yunus Emre nasıl bilebilir?
Bizde diyoruz ki, bunun cevabı çok basit: O İLAHİ YASALARI ÇOK İYİ OKUYABİLEN biriydi. Yunus Emre, bugün Sünnetullah dediğimiz Allah’ın ilahi emir ve yasalarını bilen bunu her zaman öğrenme azminde olan hakikat yolcusuydu. Yine Yunus Emre, “Siz bildiklerinizle amel ederseniz Allah size bilmediklerinizi öğretir,”  hadis-i şerif ışığında devamlı öğrenen biriydi.  Bakara Suresi 269. Ayette Allah : “Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir.” Kişi hakikat aramak isterse Allah hiç ummadığı şekilde, hiç ummadığı yerden destek vereceğini yine Kur’anı Kerimde bildirmektedir.

“Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, kendi emrini yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır.“(Talak, 65/3)

 Kaynak:
1 – http://turkoloji.cu.edu.tr/ESKI%20TURK%20DILI/eu_emre/eu_emre.htm
2-http://www.kardeskalemler.com/mayis2012/bir_gezgin_dervis_yunus_emre.htm

 

One thought on “Yunus Emre Kim Değildir?

Veysel için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website