Dünyadan dost olur mu?

Yazan: Fahri Sarrafoğlu

Üniversite de okuyan genç kız, Etiler’de çoğunlukla  gençlerin geldiği bir kafeye girdi. Kafe oldukça sakindi, içeride birkaç üniversiteli öğrenci vardı. Kendi aralarında konuşuyorlardı.  Genç kızımız kafenin en sakin yerine gitti, çantasından bir dilimlik yaş pastalardan bir tane çıkardı, üzerine bir mum koydu. Garsona da bir neskafe sipariş etti.  Garson, güler yüzlü bir şekilde neskafeyi getirdi. Genç kız mumu yaktı, elindeki cep telefonu ile bu bir dilimlik yaş pastayı ve üzerinde yanan mumun fotoğrafını çekti. Biraz sonra da mumu üfledi. Üfledikten sonra gözünden birkaç damla yaş aktı, yanaklarından süzüldü. Kimse görmesin diye hemen yüzünü kâğıt peçete ile kapatarak sildi. Canı ne bir şey yemek,  ne de içmek istiyordu. Çünkü, bugün onun doğum günü olmasına rağmen kimse doğum gününü hatırlamamış, kimse ona bir tebrik mesajı dahi göndermemişti. Hâlbuki o herkesin doğum gününü hatırlar, mesaj gönderir, hatta doğum günü olan arkadaşlarına hediye bile alırdı. Neden kimse onu aramıyordu? En yakınındaki kişiler bile onun doğum gününü unutmuş, hatırlamamıştı bile.

Biran önce oradan kalkmak istedi, hüzünlü bir şekilde garsondan hesap rica etti. Garson, kasaya gidip hesap pusulasını hazırladı ve tam genç kıza doğru yönelmişken, deminden beri olayı uzaktan izleyen, orta yaşlı bir bayan garsonu yanına çağırdı ve elindeki pusulayı alarak, genç kızın hesabını kendisinin ödeyeceğini söyledi. Garsondan da bir ricada bulundu. Elinde hazırlamış olduğu  küçük bir notu genç kıza ulaştırmasını istedi. Ardından hem kendi hesabını,  hem de genç kızın hesabını ödeyerek oradan ayrıldı.
Garson, az önce tek başına yaş pastanın üzerine mum koyup, üfleyen genç kıza hesap pusulası defterini götürdü. Genç kız hesabı görmek için defteri açtığında hesap yerine küçük bir notla karşılaştı ve heyecanla okumaya başladı. Notta şunlar yazıyordu: “Değerli genç kardeşim, öncelikle şunu hemen söylemek isterim ki dünyadan dost olmaz. Dünya tıpkı bir alışveriş merkezi gibidir. Alış veriş merkezine gidersin, gezersin, beğendiklerini alırsın. Kasaya geldiğinde ise aldıklarının hesabını ödemek zorundasın. Sen orayı gezdin diye, sana hiçbir şey ücretsiz verilmez. Defalarca o alış veriş merkezinden alışveriş yapmış olsanız, tezgahtarlar sizi tanıyor olsa bile size ücretsiz veremezler. Daha sonra getiririm deseniz de onların öyle bir yetkileri yoktur. Yine ücretsiz alamazsın. Dünya da böyledir genç kardeşim. Dünyadan dost olmaz, o tıpkı bir alışveriş merkezidir: ne alırsan onun bedelini ödersin. Sakın onu dost edinmeye çalışma. Eğer gerçek dost edinmek istiyorsan Allah’ın dostluğunu edinmeye çalış, seni hiç bırakmayan ve gittikçe artan dostluğu kazanmaya çalış. Yoksa dünya hep senden aldıkça, sende var olan güzellikleri aldıkça sana güler. Bitince seni terk eder.Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardımcı olarak da Allah yeter.Geçici olan hiçbir şeyi dost edinme. Geçici olanların yanında izzet ve şeref arama,  bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.”
 Genç kız notu okuyunca, önce şaşırdı. Sonra da yavaş yavaş kendine geldi. Notta yazanlar ne kadar doğruydu. Kendisi arkadaşlarına ve çevresine  pozitif davrandıkça  arkadaşları onun yüzüne numaradan gülümsüyorlardı. O da bu gülümsemenin sahte olduğunu bilmesine rağmen bilmemezlikten geliyordu. İşte şimdi en son doğum günü olayı yüzünde  şamar gibi patlamış ama bu vesile ile kendine gelmişti. Bu kafeye gelmesi, bu not bir tesadüf değildi. Hanımefendinin o küçük notu göndermesi Allah’ın ikramı olmalıydı. İyice toparlandı. Yüzüne gülümseme geldi. Ne güzel ! rüyadan uyanmıştı artık. Onun sahte gülümsemelere, sahte dostluklara ihtiyacı yoktu. Onun gerçek dostluğa ihtiyacı vardı. O dostluk da ancak Allah’ı dost kılarak olabilirdi. Büyük bir sevinç ve mutlulukla hem kahvesini içti hem de yaş pastasını yedi. Tabi şükretmeyi de unutmadı. Allah ile dost olmanın yollarını arayacaktı. Sevinç ve huzurla oradan ayrıldı.

Kısaca:
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) Allah’ın mağfiret ve rızası vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir…(Hadid 20)

Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan başka birşey değildir. Âhiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı!(Ankebut 64)

Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz? (Enam 32 )

Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz? (Enam 32 )

2 thoughts on “Tek başına kutlanan doğum günü

  1. Fahri Abi kaleminize ve yüreğinize sağlık, güzel bir yazı olmuş. Tebrik ederiz.

Ahmet Tecim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website