Yazan: Fahri Sarrafoğlu

İstanbul’un en güzel yerlerinden bir tanesidir Beyazıt Meydanı. İşte burada hepinizin mutlaka ya adını duyduğu ya da en az bir kere gördüğü bir çarşı vardır. Sahaflar çarşısı. Yani eski ve değerli kitapların alınıp satıldığı yer. Beyazıt Caminin çıkış kapılarından bir tanesi bu çarşıya açılır. Çarşıya girdiğinizde bazı dükkânlarda şu yazıyı görürsünüz. “ El kasibü Habibullah “ , tacir olun, Allah kazananları sever, Allah kazananların dostudur, anlamlarına gelir. “  İstanbul’a ilk adımı attığım andan itibaren buraya sık sık gelirim.
Sanırım 2013 yılıydı, İstanbul Üniversitesi Gazetecilik ve Halka İlişkiler Bölümünde “Kişiler Arası İletişim” yüksek lisans derslerine başlamıştım. Bazı kitaplar almak için sahaflar çarşısına uğradım, tam çarşıya girerken birine çarptım. Çarptığım kişi iyi giyimli takım elbise kravat, heybetli ve vakarlı bir beyefendi idi.  Özür dilemek için hemen döndüm ama açıkçası döner dönmez ürperdim. Sert görünümlü ama yüzü tebessüm ediyordu. Uzun boylu idi,  zannedersiniz ki pehlivan, hemen er meydanına çıkacak yağlı güreş pehlivanı gibiydi. Kendisinden özür diledim hemen.

O ise, Estağfurullah evladım. İlim çarşısının bu da kefareti olsun, zararı yok, dedi. Oraya zincirle dim, gidemiyordum, etkilenmiştim. Konuşmayı uzatmak, kendisini tanımak istiyordum. Kimdi bu İstanbul beyefendisi nazik, kibar insan. O bir şey demeden ben başladım konuşmaya,

-Efendim, üniversiteyi bitireli çok oldu ama tekrar ikinci üniversiteyi de bitirdim. Şimdi de yüksek lisansa başladım. Nasip olursa doktoraya kadar devam. Çocuklar da büyüdü artık vaktimiz müsait.  Yıllar geçti aradan ama okuma heyecanımız Elhamdülillah devam ediyor, dedim.  Aman yarabbi ben ne yaptım? Adam bana bir şey demeden ben, pat pat konuştum. İçinden yahu adama ne hayat hikâyeni de anlatsaydın bari dedim.

Fakat o İstanbul beyefendisi kızmak bir yana beni sakin sakin ayakta dinledi. Her kelimesi adeta pırlanta değerinde olan şu cümleleri söyledi. “ Canım efendim, ilimle uğraşmak güzeldir. Kitap okumak güzeldir. Kitaplarla haşır neşir olmak güzeldir. Ama lüffen efendim zihniniz ve gönlünüzü sahaflar çarşısı gibi yapmayınız. Zira bakın burada antika-nadir kitaplar satılıyor. Burası nadir kitaplar çarşısı. Acaba bu kitapları satanlar hepsini okumuş mudur?  Ya da ne kadarını okudu? Okuduysa ne kadarını uyguluyor. Kitap okunur, ilim öğrenilir hemen uygulamak için. Ecdadımız bir kitap değil bir sayfa okuduğu zaman bunu nasıl uygularım diye gidip erbabına sorardı. Belki eleştirirler az kitap okuyoruz diye ama İstanbul karileri (kitap okuyucuları) kitap okumak için değil kendilerini düzeltmek ve cemiyet içerisinde önce kendi kusurlarını görmek için okurlardı. Mübarek kitabımız da bakın Allah (cc) hazretleri de buyuruyor: “ İnsanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyorsunuz.” (Bakara-244) Bizim zamanımızda kitapseverler arı gibi o kitaptan bu kitap koşmaz, sahaflar çarşısı gibi kitap biriktirmezlerdi. Muhterem kardeşim zat-i alinizin de kitap okumayı sevdiği belli. İnşallah bundan sonra ilminiz ve okumalarınız. Kitap sahibi olmak değil o kitaplardakini hayata aksettirmek için olmalıdır. Bendenizi bağışlayınız eğer sizlere bir isnad-ı acz (Güçsüzlükle suçlama.) ettiysem affımı istirham ederim.“

Bunları dedi ve daha teşekkür etmeme fırsat kalmadan tokalaşarak ayrıldı.  Ağzım açık kalmıştı. Ne kadar doğruydu söyledikleri.

Kısaca:

“Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazap nedenidir.” (Saf, 61/2-3)

Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş merkebin durumu gibidir.(Cuma 5.ayet)

 

Not: Bu zatın kim olduğunu sora sora buldum. Tahmin ettiğim gibi Osmanlı torunu idi. Kendisi zamanında boksörlük yapmış. İsmini kendisi müsaade etmediği için veremeyeceğim. Allah uzun ömür versin kendisine.

Hakikat Evi hikaye no: 143

3 thoughts on “Sahaflar çarşısı gibi yaşamayın

  1. sahaflar çarsisi
    birikmis eskimis unutulmus raflarda hayat suren bir hayat seruveni
    satan alan
    merakmi?
    ticaretmi?
    hobbimi?
    ne ?
    kitap okunur anlasilir yasanir yasatilir
    hangi safhada yer aliyoruz
    yoksa refta kalanlarin safhimi
    evren olan kainat kitabi var önümüzde
    rehber olan Kuran var önümüzde
    mutercim olan Peygamber var önümüzde
    Mutercimin özeti var önümüzde

    yoksa biz sadece kalibindami kaldik
    yoksa biz sadece çekiciligindemi kaldik
    yoksa biz sadece raf doldursun havasindami kaldik

    Beytullah der sözü
    kitapta degil kalptedir özü
    istikametin Ôzü
    gizlidir içinde kainatin özü

  2. Okudugumuz guzel seyleri hayata gecirmek gibi onlari aliskanlik haline getirmek de cok onemli. Nitekim guzel islere insan motivasyon ile basliyor ama bir sure sonra o motivasyonu kaybolabiliyor.

Murat Çolak için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website