Yazan: Fahri Sarrafoğlu 

Remzi Bey oğlu, gelini ve torunları ile yaşıyordu. Geniş bir aile içindeydi. Kendisi 80 yaşında olmasına rağmen köşesine çekilmemiş, kendini yetiştirmeye devem ediyordu. Öyle ki oğlunu yetiştirdiği gibi torunlarını da büyütmüş, onların maddi eğitimleri kadar manevi eğitimleri ile de yakından ilgileniyordu. Çok okur, okuduğunu, uygulamaya çalışırdı. Sonra da muhatabının kavrayışına göre kendi yaşadığını kimine hikaye ile ,kimine bir oyun ile kimine de bir söz ile aktarmaya çalışırdı. Evet, Remzi Bey böyle biriydi. Remzi Bey, diyoruz çünkü dış görünüşü itibariyle baktığınızda dede denecek kadar yaşlı göstermeyen fiziki bir yapıya sahipti.

ikram-etmek-299403a5-aitms

Remzi Bey, o gün sabah çok neşeliydi, yine bir farkındalık peşindeydi belli ki. Çünkü zaman zaman akılda kalsın diye farklı bir gösteri yapar, farklı bir kıyafet giyer bazen de  sokaktan pat diye birini çağırır ona evde kahve ikram ederdi. Bu sabah da evin sakinleri Remzi Bey’den böyle bir şeyler olacak gibi bekliyorlardı. Remzi Bey elinde farklı renkte, farklı boyutlarda zarflarla geldi. Gülümseyerek selam verdi ve kahvaltı sofrasına oturdu. Oğlu, gelini ve torunları merakla bakıyorlardı, dur bakalım bugün ne olacaktı?  Remzi Bey konuşmaya başladı, çocuklar bugün sizden bir ricam olacak, lütfen dışarı çıkarken bu zarflardan herkes birer tane alsın, içinde para var. Bu parayla sevdiğiniz birine bugün onun da seveceği bir şeyler ısmarlayın. Ismarlamak mı? Herkesin yüzü güldü. Ismarlamak mı?  Evin küçük torunu: “Yaşasın ! Bugün kantinden arkadaşlarıma tost ve çay ısmarlayacağım” dedi. Liseye giden torunu ise : “Bugün bende arkadaşıma yemek ısmarlarım. Hem onun doğumu günüydü harika olacak ” dedi. Herkes bu zarf olayını çok sevmiş ve mutlu olmuştu. Hep ısmarlayan, hem de ısmarlanan mutlu olacaktı. İyi de Remzi Bey burada ne mesaj vermek istiyordu ki?

Neyse, kahvaltı faslı bitmiş, herkes artık evden çıkmaya başlamıştı. Remzi Bey bugün evdeydi. Çıkan herkes aynı cümleyi söylüyordu. “Allah’a ısmarladık baba, Allahısmarladık Büyükba…Allahısmarladık…” evet Allah’a ısmarladık….”

Ve akşam oldu, ev ahalisi eve birer birer döndüler ve merakla Remzi Bey’in etrafını sararak gözünün içine baktılar, neydi sabahki ısmarlama meselesi. Remzi Bey, sordu: “Nasıl çocuklar, herkes en yakın arkadaşına bir şeyler ısmarladı mı? ”  Ev halkı hep birlikte ” Evet ” dedi.  “Ismarladığımız kişiler hem mutlu oldular, hem de şaşırdılar.”
Remzi Bey ikinci sorusunu sordu: “Peki, farklı farklı zarflar almıştınız, renkli ve ebatları farklıydı. Ama içlerinde aynı miktarda para vardı, fark ettiniz mi ? ” Ev ahalisi gülerek birbirlerine baktılar, onlar zannetmişlerdi ki zarfın rengi ya da ebatına göre de içindeki para miktarı farklıydı. Ama meğer öyle değilmiş.

Remzi Bey devam etti : ” Bakın çocuklar , sabah çıkarken bana ne dediniz. ALLAHAISMARLADIK …Yani beni her birinizi giderken ALLAHA İKRAM ETTİNİZ…..BENİ ALLAHA HEDİYE ETTİNİZ…Allahaısmarladık diyen, Allah’ı hayatına karıştırıyor, hem de O’nun hükümranlığının mutlak olduğunu kabul ediyor; ayrıca Allah’ın hayatının her aşamasında, her detayında müdahil olmasından hoşnut oluyorsunuz demektir.  Ama benim burada dikkatinizi çekmek istediğim konu ise nasıl ki zarflar farklı fakat içindeki para miktarı aynı ise , Allah’ın kulları da aslında hepsi Allah’tandır, Allahın kuludur. Hepsi değerlidir. Yeter ki biz ALLAHISMARLADIK DERKEN ..Bunun ne demek olduğunu bilelim. İçini doldurarak söyleyelim. Yoksa sıradan ,rutin bir söz olarak dilimizde kalmasın …

Kısaca : Rahman Suresi, 78 : “Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir.”
Bakara Suresi, 112: “Hayır, kim (güzel davranış ve) iyilikte bulunarak kendisini Allah’a teslim ederse, artık onun Rabbi Katında ecri vardır. Onlar için korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. “
Zumer Suresi 62: ” Allah, her şeyin yaratıcısıdır. O, her şey üzerinde vekildir.”
Nisa 132: Göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) Allah’ındır. Vekil olarak Allah yeter.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website