“Abdülkadir Geylani Hazretleri ve evrensel bakış açısı”

 Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu

Abdülkadir Geylani adıyla bildiğimiz, kadiri tarikatının ya da Kadiri eğitim metodunun kurucusu olan bir Hakikat Yolcusundan bahsedeceğiz. Evet, Abdülkadir Geylani Hazretleri, halk arasında öncelikle tasavvuf yönü öne çıkmaktadır. Fakat o aslında sadece tasavvufla değil, bilimin birçok alanında müspet çalışmalar yapmış, sosyoloji, psikoloji, anatomi, fizik, kimya, ekonomi de bilen çok yönlü bir bilim adamıdır. İşte Abdülkadir Geylani’ye tüm zamanların âlimi olma özelliğini veren de budur. O, sadece tasavvufla ilgilenmemiş, sadece sosyoloji ya da sadece tıpla ya da tasavvufla ilgilenmemiş “insanı yakından ilgilendiren, insanın ihtiyaç duyduğu tüm bilim dallarında ” bilgi ve tecrübe sahibidir. İşte bu özelliği onu diğer tasavvuf âlimlerinden ayırmaktadır. Evrensel, düşünmesi sadece yaşadığı dönemi değil, günümüze da hatta günümüzden çok ileri yıllarda da gerekebilecek bilgi ve mesajlara sahip hakiki ve evrensel hakikat yolcularından biridir.

KİMDİR ABDÜLKADİR
GEYLANİ HAZRETLERİ
Muhyiddin Ebû Muhammed Abdulkâdir b. Ebî Sâlih Mûsâ Zengîdost el-Geylânî ya da daha bilinen adıyla Abdülkâdir Geylânî,, Büyük Selçuklu Devleti döneminde, günümüz İran’ının Hazar Denizi kıyısındaki Gilan Eyaleti’nde 1077 (H. 470) yılında doğdu. Alim ve mutasavvıf olan Kadiriye tarikatının kurucusu ve İslam filozofu. 1166 (H. 561) yılında Bağdat’ta vefat etti ve türbesi buradadır.

Çok küçük yaşlardan itibaren farklı bir yapısı olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Bağdat’ta dönemin tanınmış âlimlerinden dersler alarak hadis, fıkıh ve tasavvuf eğitimini geliştirdi. İslam tasavvuf ‘unu herkesin anlayacağı şekilde sundu. Önceden Şafii mezhebi’nde idi. Hanbeli mezhebi unutulmak üzere olduğundan, Hanbeli mezhebine geçti ve bu tercihi mezhebin yayılmasında etkin bir yeri olmuştur.

Abdülkâdir Geylânî çok sayıda kız ve erkek çocuk sahibi olmuştur. Onlar vasıtasıyla Kadirilik tarikatı Mısır, Kuzey Afrika, Endülüs (İspanya), Irak, Suriye ve Anadolu’ya yayılmıştır. Oğullarından Ebû Abdurrahmân Şerafeddîn Îsâ Mısır’a yerleşmiş olup Mısır’daki Kâdirî şeriflerin dedesidir. Abdülkâdir Geylânî’nin torunları, Kuzey Afrika’da daha çok “Şerif”, Irak, Suriye ve Anadolu’da ise Seyyid ve Geylânî diye anılmaktadır. Çoğunluğu vaaz ve nasihatlerinden oluşan El-Gunye, El-Fethü’r Rabbani, El Fütühül Gayb bize kadar ulaşan kitapları arasındadır.

UYGULANAN BİLGİYİ SAVUNMUŞTUR
Abdülkadir Geylani Hazretleri, birçok bilim dallarında çalışmalar yapmış, öğrendiği bilgiyi de kullanarak halkın istifadesine sunmuştur, demiştik. Sohbetlerinde en çok kuru bilgiyi değil, uygulanabilir olan bilgiyi savunmuştur. Yani Kuran-ı Kerim’in Cuma suresi 5.ayetinde de belirttiği gibi “Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. “ ayetini sık sık sohbetlerinde okur ve bilginin uygulanmasını ayrıca bilgi sahibi olanın da önce kendisinin öğrendiği bilgiyi uygulamasını tavsiye etmektedir. Bilgi sahibi olup da bunu uygulamayanın durumunu ise yine Kurani ifade ile şöyle açıklamaktadır: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?(Saf Suresi 2.ayet)  Bir bilim adamı, bir din alimi önce kendisi bilgiyi uygular sonra halka uygulaması için duyurur. Hatta bazen kendi hal ve uygulamaları ile duyurmasına bile gerek kalmaz, zaten söyledikleri ile yaptıkları bir olduğu için toplumda daha çabuk kabul görür.

Abdülkadir Geylani Hazretleri türbesi

İşte Abdülkadir Geylani Hazretlerinin sözlerinden: “Ey oğul!

Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsini düzelt! Sonra da başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış! Sana önce kendi nefsinin özelliklerini, kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım. Kendinde ıslaha muhtaç bir hâl var oldukça başkalarını düzeltmeye, başkalarına öğüt vermeye kalkışma! Eğer kendinde ıslaha muhtaç bir hâl bulunduğu hâlde bunu bırakır da başkasının ıslahına kalkışırsan yazık sana! “

İNSANİ EĞİTİMDE İLK ESAS : “KİŞİNİN ÖNCE KENDİNİ TANIMASI”
Abdülkadir Geylani Hazretleri, insanın eğitimine çok önem vermiştir. Söylediği sözler, eğitim metodları genel geçer yöntemler değil, ya da basmakalıp cümleler değil, kullanılabilir gelecekte de kullanılabilecek bilimsel sözler olduğu için bugün bile insan eğitiminde dikkate alınmaktadır. O , önce kişinin kendini tanımasını tavsiye eder ve kişi kendini tanırsa Allah’a ulaşması daha kolay olur, der.

İşte konu ile ilgili sözleri: “ Yalnızlık anlarında öyle bir takvaya ihtiyacın var ki ve öyle bir takvaya sahip olmalısın ki seni günahlardan ve günaha sürükleyecek kaymalardan alıkoysun. Öyle bir murakabeye ihtiyacın var ki öyle bir murakabeye sahip olmalısın ki Allah’ın daima seni görmekte olduğunu sana hatırlatsın. İşte sen yalnızlık anlarında böyle olmaya muhtaçsın, mecbursun. Bundan başka nefis, heva ve şeytanla savaşmaya muhtaçsın.”

DÜNYEVİ MAKAMLARA SAHİP OLMAK DEĞİL ESAS OLAN KULLUK MAKAMIDIR

Ey oğul!

Bu zaman ahir zamandır. Nifak çarşısı açılmıştır. Yalan çarşısı açılmıştır. Münafık, yalancı, deccal kişilerle oturmayınız. Yazık sana ki nefsin münafıktır, yalancıdır, kâfirdir, fâcirdir, müşriktir. Böyle olduğu hâlde sen onunla nasıl oturuyorsun? Ona muhalefet et, asla muvafakat etme! Onu bağla, asla salıverme! Onu hapset, zindana at! Kendisine ancak zaruri olan haklarını ver! Fazla verme! Onu mücahedelerle kahret, itaat altına al!

Yukarı da ki sözlerle Abdülkadir Geylani Hazretleri, dünyevi birçok makamların gelip geçici olduğunu ama esas olanın “Allah’ın kulu ve kulluk makamının “ en yüce makamlardan biri olduğunu sık sık sohbetlerinde dile getirmiştir.  İşte bir sözü daha : “Ey oğlum! Zenginlerle sohbetin, görüşmen izzet ile, onlara değer vermiyerek, fakirlerle görüşmen ise, kendine değer vermiyerek olsun.”

KERAMET DEĞİL İSTİKAMET ESASTIR
Tasavvuf yoluna girmiş birçok kimsenin merakla olmasını beklediği ya da görmek istediği bir harikuladelik olan “keramet” konusunda Abdülkadir Geylani Hazretlerinin çok sert sözleri olup, tasavvufun keramet yolu değil, istikamet yolu olduğunu dile getirmiştir. Rüyaya değil Kurana inanmalarını tavsiye ederek şu ayeti okumuştur: “‘’Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip istikamet üzere yaşayanlar (var ya, ölüm anında, kabirde ve mahşerde onların) üzerine melekler iner ve onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin. Biz dünya hayatında sizin dostunuz idik, âhiret hayatında da sizin dostlarınızız. Çok affedici, çok esirgeyici Allah’ın bir İkramı olarak, orada sizin için canlarınızın çektiği her şey var ve İstediğiniz her şey orada sizin için hazırdır.”(Fussilet 30-32)

Abdülkadir Geylani Hazretlerini kısaca anlatmak elbette mümkün değil, bizim amacımız da bir okyanustan bir damla alıp onu sizlere aktarmak ve esas bilinmesi gereken Abdülkadir Geylani Hazretleri ve mesajlarını ihtiyaç sahibi olanın araştırmasını sağlamaktır. Kısaca özetlemeye çalıştığımız gibi O, esas olarak bilim ve istikamet üzerine durmuş ve tüm insanları kucaklamanın yani Allah’ın mahlûkatını yine Allah’ın hatırı için sevmeyi tavsiye etmiştir.

Kendisine selam olsun, ruhu şad olsun,

One thought on “TÜM ZAMANLARIN ÂLİMİ, ZAMANI EN İYİ YÖNETEN EVRENSEL İNSAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website