Yazan: Fahri Sarrafoğlu

İnsanların hayatlarında her zaman ona yol gösteren bir rehber vardır. Allah insanların eğitimi ve dünyadaki tekâmülü için zaman zaman peygamberler göndermiştir. Yine gönül erleri dediğimiz manevi tekâmülünü bir üst seviyeye çıkartmış Allah dostları da insanlara rehberlik etmiştir. İşte Aksaray’da lise yıllarımda bana da zaman zaman rehberlik eden bir Saatçi Osman Amcamız vardı. Düşünün aramızda neredeyse 40 yaş fark olmasına rağmen kendisi ile arkadaş gibiydik. O da arkadaş gibi konuşurdu. İşte Saatçi Osman Amcamız bir gün Aksaray’da bulunan kuyumcu dükkânımıza geldi. Ben ve abimle birlikte tezgâhın arkasında oturuyorduk. Osman Amca, sanki bir şey alacakmış gibi benden tezgâhtan 8 ayar maşallah istedi. Sonra 14 ayar küpe, 18 ayar boyun zinciri ve 22 ayar bilezik istedi. Ve o zamanlar ağabeyim de bende Aksaray Ticaret Lisesi’ne gittiğimiz için bizim bildiğimizi de hesap ederek sordu:

“ Gençler bakın elimde dört çeşit altın var. Dört çeşit ayarda hepsi de. Şimdi bunları bir potaya atıp eritsem bu altının ortalama ayarı kaç ayar olur? Eritip ayarını ölçsek acaba kaç ayar çıkar? 8 ayar mı? 14 ayar mı? Ama hiçbir zaman 22 ayar çıkmaz değil mi? Ya da 24 ayar saf altın olmaz. Çünkü içinde farklı farklı ayarlarda ürünler var.  Peki, bu erittiğimiz düşük ayarlı altını daha da değerli yapmak istiyoruz. O zaman ne yapmak lazım? “

Ağabeyim o zaman cevap verdi: “ Altının ayarını yükseltmek istiyorsak içine daha çok 24 ayar altın yani saf altın dediğimiz altından koymamız lazım. Ne kadar düşük ayarsa o kadar daha fazla saf altın koyarsak altının ayarı yükselir. “

“İşte …” dedi Osman Amca, “ İnsanoğlunun ada ayarı zaman zaman düşer. Öyle ki 24 ayar altın olarak Allah yaratmış. Ruhumdan üfledim demiş. Yeryüzünde halife olarak yarattım demiş. Müminler ki onların yüzleri pırıl pırıl parlar demiş. Yani insanı insan olarak mahlûkatın en değerlisi olarak yaratmış. Ama dünyanın içindeki şartlardan dolayı, insanın kendisinin bazı hatalarından dolayı ayar düşebilir. Fakat bu hiçbir zaman onu insanlıktan çıkarmaz. Hemen ayarının düştüğünün farkına varır ve gereğini yapar. Tövbesini yapar. Hakikat yolculuğuna yine devam eder. Önemli olan bunun farkında olmaktır.  Bunun içinde yüksek ayarlı yani kendini tekâmül ettirme yolunda ilerleyen kişilerle birlikte olur. Onların sohbetine gider, istifade eder.  Potaya giren altının içinde, altında bulunan kir, ya da yabancı madde ne varsa sıcaklığın tesiri ile cüruf olup giderse. Samimi tövbe ile insanın içindeki o kötü hasletlerde inşallah gider. Sonra altının ayarını yükseltmeye sıra gelir. Önce altını eriteceksin ki içindeki pislikler gitsin sonra ayarı yükseltirsin.  İşte budur ayar yükseltmek. Yoksa körü körüne bir yere gidip bağlanmak değildir. Bir tekkeye gidilir, bir mürşidi kâmilden istifade edilir. Niye? İnsan olma özelliğini artırmak için… Ahmet Yesevî bir hikmetinde şöyle der: “Adım sanım hiç kalmadı, lâ lâ oldum. Allah yâdını diye diye illâ oldum; Halis olup, muhlis olup fenâ oldum; Fenâ fi’llah makamına yükseldim. İşte gençler sizlerde altın işiyle uğraşıyorsunuz. Altının ayarını yükselttiğin gibi kendi ayarınızı da yükseltin inşallah “

 

Kısaca:

Kıyamet suresi: 22.ayet: Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır.

Abese suresi: 33.ayet: “O gün bir takım yüzler aydınlıktır, gülmekte ve sevinmektedir. “

Hucurat suresi: 13. ayet: “ Ey insanlar! Hakikat biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki, sizin Allah yanında en şerefli ve itibarlınız, (O’ndan saygı ila en çok) korkup (fenalıklardan) sakınanızdır. Muhakkak Allah bilir ve haberlidir. “

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website