Yazan: Fahri Sarrafoğlu

Bu satırların yazarının baba mesleği kuyumculuk ve sarraflıktır. Yani hem imalat hem de satış işi vardı. Efendim, kuyumcu dükkanımızda gelen takıları babam önce güzelce ateşte yakar, sonra asitli suyun içine atar, sonra özel sabunlu suda yıkar daha sonra da talaş dolu kaba atıp kuruturduk. Böylece kir ve yağ ile altın rengini kaybetmiş olan takılar yeniden pırıl pırıl olur sanki yeni alınmış gibi gösterişli olurdu.  Eğer takılan takılar çok kirliyse bu sefer cila motoru dediğimiz bir teknikle ciladan geçirilir, daha çok parlak olması sağlanırdı.

Bütün bu teknikler geleneksel sistemle yapılırken, “yaldızlama tekniği” denilen yeni bir sistemle daha tanıştık. Bu çok daha kolay bir yöntemdi. Kısaca altın kaplama da deniyor buna. Bu teknik ile altın takılar çok daha parlak hale geliyordu. Sanki yeni imal edilmiş gibi oluyordu.  Yeni üretim altın takı ile arasında hiç fark yok gibiydi. Neydi bu sistem derseniz. Elektroliz sistemi idi. Yani belli kimyasal maddeler ile özel bir solüsyon hazırlanıyor. Bu solüsyonun içine de yaklaşık 5 veya içine konacak altın takının gram durumuna göre 10 gram saf altın yani 24 ayar altın konuyordu.

Elektrik ile temas ettirilince su kaynamaya başlıyor ve suyun içine konan hangi metal olursa olsun onu hemen altın rengine çeviriyordu. Ama burada hassas olan ve dikkat edilmesi gereken ise süresiydi. Yani ne süreyi uzun tuttuğunuzda yaldızlanacak metal o kadar fazla altın rengini alıyordu. İşte işin sırrı buradaydı.

Bir gün yine dükkânda babam yaldız için solüsyon hazırlığı yaparken dükkânımıza, herkesin çok sevdiği, her kuyumcu esnafın yakından tanıdığı, beyaz sakallı, nur yüzlü Veli Emmi dediğimiz tasavvuf erbabı bir zat geldi. Kendisi Merhum Ramazanoğlu Mahmut Sami Efendi K.S müritlerindendi.  (Allah rahmet etsin. (Veli Emmi daha sonra bir haç  yolculuğunda trafik kazasında şehit oldu mezarı bugünkü Irak topraklarında. ) Evet, Veli Emmi dükkâna geldi ve abimle bize sordu:

Çocuklar bu suyun içine şu parmağımdaki bakır yüzüğü atarsam altın gibi olur mu? “ Abim hemen atıldı ve : “Olur Veli Emmi, sap sarı yapar. Hele iki üç dakika tutarsak altından farkı bile olmaz neredeyse” İşte orada Veli Emmi söze girdi ve çok güzel şu önemli tasavvufi mesajı verdi: “ Sevgili gençler, işte insanoğlu da bu has altın gibidir. Allah bizi ahsen-i takvim olarak yani en güzel biçimde yaratmıştı. Fakat yaşadığımız çevre, insanın nefsinin eğitimsizliği ve kötü arkadaşlarla birlikte olunması sonucu o güzel olan ahlakı giderek bozulur. Tıpkı bugün bu suyun içine attığınız kararmış, kirli altınlar gibi olur. Siz bu altınları yaldızla temizliyorsunuz. Tertemiz oluyor. Onu vitrine koyup yeniden satabiliyorsunuz. Ya insanoğlunun yaldızı nasıl olacak? İnsanın kirlenen ruhu, kirlenen ahlakı nasıl yaldızlanacak? İşte onun cevabı da Kur’an –ı Kerimde: “  Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla, güzel, sadık insanlarla beraber olun. (Tövbe Suresi: 119) “ …

Veli Emmi

Veli Emmi, gerçekten de parmağındaki o bakır yüzüğü çıkarttı ve babama rica ederek altınlarla birlikte yaldız yapılacak su kabının içine attı 3-4 dakika sonra diğer altınlar nasıl sararmışsa altın gibi olmuşsa Veli Emminin o yüzüğü de altın gibi sarıydı.
Sonra yine devam etti Veli Emmi :

Altın Kaplama araba

“ Bu altınlar şimdi temizlendi. Tekrar altın oldu. Çünkü zaten altındı. Benim bakır yüzüğüm ise altın gibi sarardı, altına benzedi. Ama altın olmadı. Bir süre sonra havadan, terden, ya da sudan etkilenecek ve yine eski bakır halini alacak. İnsanlar da güzel insanlarla ne kadar birlikte olurlarsa o kadar güzel ahlaklarını sürdürürler. İyi insanlarla birlikte yapılan arkadaşlık, insanın ahlakını, ruhunu tekamül ettirir. “ Sonra abimle bana dönerek şu özle cümleyi söyledi: “ Öyle bir hayat yaşayın ki altın gibi hayat olsun. Ne 8 ayar, ne 14 ayar, ne de 22 ayar inşallah olmuşken 24 ayar altın gibi hayat yaşayın. Bunun için de hem doğrularla, iyi kişilerle arkadaşlık kurun. “

Kısaca:

«Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde sadakat gösteren nice erler var! işte onlardan kimi adadığını ödedi, kimi de (bunu bekliyor). Onlar hiçbir surette (ahdlerini) değistirmediler» (el-Ahzab : 23).

“Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır”. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.”(Maide 119)

“Kur’an’da İsmail’i de an; çünkü o, vaadine sadık bir kuldu ve gönderilmiş bir peygamberdi.”(Meryem54)
Hz Peygamber S.A.V buyurdular ki: “Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin. “
Mü’min, kardeşinin aynasıdır; ve mü’min mü’minin kardeşidir, onun zarar ve ziyâna uğramasını, helâkını önler, arkasında da onu çevreleyip korur ve ihtiyaçlarını görür.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*
Website